Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
Reklam
M1
Eski Yunan'da, dilin düşünce ile ilgili yönleri ve sorunları üzerindeki çalışmalar Aristo'dan önce olduğu gibi, sonra da sürdürülmüştür. Sözcüklerle nesneler arasındaki ilişki konusunda çok uzun süren tartışmalar, dilbilimde birbirine karşıt iki görüş halinde belirmekte, bu iki ayrı görüşün temsilcileri analojistler ve anomalistler adıyla anılmaktadır. Analojistler dilin, doğanın bir sunusu, doğal, temelde kurallı ve mantığa dayanan bir varlık olduğuna inanıyorlar; anomalistler bunu reddediyor, dil yapısının kuralsızlığı ilkesini benimsiyorlardı.
Sayfa 18 - Dilbilim Tarihine Bir Bakış.
_EVLENMEK! Kadınlar sanki hipnotize edilmiş gibi gözlerini yaşamın bu noktasına dikerler. Özellikle Nevrotik kadınlar, sevme yetisinden tümüyle yoksun olmalarına ve erkeklerle ilişkileri dillere destan ölçüde zayıf olmasına karşın, bu tutkudan vazgeçemezler. Evlenme arzusunun zorlanımlı bir nitelik aldığı kadınlar grubunu da anmak gerek. İşte bu
Olgulara ve nedenlere ilişkin tüm muhakeme sadece alışkanlıklardan türediği için, muhakeme konusunda insanların hayvanlardan ve bir insanın başka bir insandan bu kadar üstün olmayı nasıl başardığı sorulabilir? Aynı alışkanlık hepsini aynı şekilde etkilemez mi? Burada anlama yetisinin insandan insana nasıl büyük farklılıklar sergilediğini kısaca
Vit­rinlerin optik hareketliliği, aynı zamanda hep bir engelleme olan he­saplanmış pırıl pınl seyirlikleri, alışverişin bu duraksama-valsi, metanın değiş tokuştan önceki yüceltilmesinin konak dansıdır. Nesneler ve ürünler vitrinde görkemli bir sahnelemeyle, kutsayıcı bir gösterişle sunulur (reklamda da olduğu gibi bu salt ve basit bir bildirme değil, G. Lagneau’nun dediği gibi bir değerli kılmadır). Sahnelenen nesnelerin taklit ettiği bu simgesel armağan, sunulan nesne ve bakış arasındaki bu simgesel ve sessiz değiş tokuş hiç kuşkusuz gerçek, ekonomik değiş tokuşa, mağazanın içine davettir. Ama zorunlu olarak da değil ve her halükârda vitrin düzeyinde kurulan iletişim her yönüyle bireylerin nesnelerle iletişimi olmaktan çok; aynı nesnelerin seyredilmesiyle değil, ama aynı nesneler sisteminde aynı göstergeler sisteminin ve aynı hiyerarşik değer kodunun okunması ve tanınmasıyla tüm bireylerin kendi aralarında kurdukları genelleşmiş bir iletişimdir. İşte her an, her yerde, sokaklarda, duvarlarda, metro koridorlarında, reklam panola­rında ve ışıklı tabelalarda vuku bulan bu alıştırma, bu terbiye etmedir.
Reklam
Sözcüklerle nesneler arasındaki ilişki konusunda çok uzun süren tartışmalar, dilbilimde birbirine karşıt iki görüş halinde belirmekte, bu iki ayrı görüşün temsilcileri analojistler ve anomalistler adıyla anılmaktadır.
1. BÖLÜM Bilişsel Bilimler ya da Yanıtlı-Yanıtsız Sorular Demeti
• İnsanlar simgesel mantığa göre mi düşünürler? • Çocukların zihni nasıl gelişiyor? • Benlik nedir? • Zeka nedir?/ Hangi davranışlar zeki sayılabilir? Hangileri sayılamaz? • Hayvanlar akıllı mıdır? • Bilgisayarlar düşünebilir mi? • Para biriminin insanın tutumbilimsel (ekonomik) algısına ne tür bir etkisi vardır? • Türkçe’de miş’li geçmiş zamanın
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.